ÇARŞIDAN ALDIM BİR TANE, EVE GELDİM BİN TANE: KARAKUTU GÜZ OKULU

Karakutu Derneği’nin düzenlediği, Umverteilen! Vakfı ve Açık Toplum Vakfı tarafından desteklenen Türkiye’de Toplumsal Hafıza ve Geçmişle Yüzleşme Çalışmaları Güz Okulunun katılımcılardan Beyza Hatun Kızıltepe izlenimlerini paylaşıyor.
Karakutu Derneği’nin ilkini Ekim ayında düzenlediği Türkiye’de Toplumsal Hafıza ve Geçmişle Yüzleşme Çalışmaları Güz Okulunun katılımcılarından biriydim. Bir hafta boyunca katıldığım atölye çalışmaları, sunumlar, film gösterimleri, yaratıcı drama vb. diğer alternatif etkinlikler ve edindiğim dostluklar benim için hem çok değerli ve öğretici hem de bitmesini hiç istemediğim bir etkinliğe dönüştürdü bu okulu. Geriye dönüp heybemde neler birikmiş diye baktığımda, biriktirdiğimi gördüğüm her şey Hafıza Çalışmaları üzerine yoğunlaşmak isteyen bir genç olan beni oldukça heyecanlandırdı ve harekete geçmek için istekli hale getirdi.

Konularında deneyimli olan dört hocamızın dört farklı gündeki Hafıza, Hakikat, Adalet ve dünyadan örnekler üzerine yaptıkları sunumlar oldukça öğretici ve yararlıydı benim için. Öğreticilerdi; çünkü darbeler ve hak mücadeleleri açısından Türkiye’nin deneyimlerine çok benzer deneyimler yaşamış olan Arjantin, Almanya, Güney Afrika gibi ülkelerin izledikleri politikalarla ilgili derinlemesine bilgi sahibi oldum. Yararlılardı; çünkü sonrasında üzerine okumak/araştırmak istediğim konular, izlemek istediğim filmler bıraktılar benim için. Tüm bunlar, ben de dahil toplumsal hafıza üzerine akademik, sanatsal ya da sivil toplum alanında çalışmak isteyen tüm katılımcılar için paha biçilemez şekilde değerliydi.

Ama güz okulunu bir ya da iki sıfatla açıklamak istesen ne dersin gibi bir soruyla karşılaşsam, söyleyebileceğim tek şey kesinlikle öğreticiydi olmaz. Çünkü oradayken birlikte yaptığımız sunumlar, atölye çalışmaları ve yaratıcı drama etkinlikleri her şeyden önce genç olan bizlerin bireysel gelişim evlerine çok faydalı tuğlalar koymuş oldu. Özellikle birbirimizin daha önceden toplumsal hafıza ile ilgili yaptığımız fotoğraf, video, hafıza yürüyüşü vb. işleri görmek ilham vericiydi. Hafıza ile ilgili ne kadar yaratıcı ve farklı yöntemlerle çalışabileceğini görmüş olmak çok çok güzeldi. Tabii tüm bu paylaşımlar bizi birbirimize daha da yakınlaştırdı; birbirimizi, geçmişimizi, daha öncesinden nasıl işler yaptığımızı, gelecek planlarımızı ve hayallerimizi daha çok merak eder ve paylaşmak ister şekilde bulduk kendimizi. Zaten bundan sonrası için birlikte, farklı şehirlerde ve farklı yöntemlerle hafıza çalışmalarıyla ilgili neler yapabiliriz konuşmalarıyla geçti son günlerimiz. 

Kısacası, bu bir haftalık güz okulu toplumsal hafıza üzerine çalışmak isteyen beni, tahmin edemeyeceğim şekilde mutlu, hevesli ve istekli bir hale getirdi. Öğrendiklerim ve daha öğrenecek çok şeyler varmış dediklerim sayesinde tüm bu heyecan ve isteğim. Tabii bu deneyimi birlikte güçlendirdiğimiz canım arkadaşlarımın katkılarını da unutamam. Geriye dönüp baktığımda, tüm bu bir haftalık süreç bana küçükken çok sevdiğim nar ile ilgili olan tekerlemeyi anımsatıyor; çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane. O güzel bir tanecik güz okulu deneyimimden heybeme aldıklarımın saçılarak bin tane olmaya başladığı dönemi yaşıyorum şu an. Ben de dahil diğer katılımcı arkadaşlarım, hepimiz bundan sonrası için oldukça enerjik ve heyecanlıyız!